Connect with us

Ekonomi

‘DAYANIKLILIK’ ENERJİDE YENİ ÖLÇÜT OLACAK

Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) Nükleer Enerji Ajansı (NEA) Nükleer Teknoloji Geliştirme ve Ekonomi Bölümü Başkanı Sama Bilbao y Leon, nükleer enerjinin pandemi sonrası ekonominin canlandırılmasında önemli bir rolü olacağını söyledi.

Published

on

Türkiye, Akkuyu Nükleer Santral ile nükleer enerjiyle elektrik üreten ülkeler arasına girmeye hazırlanıyor. Covid-19 krizi sırasında nükleer santrallerin elektrik üretimini kesintisiz sürdürerek küresel sağlık kriziyle başa çıkılabilmesi ve sosyal istikrarın korunmasında gerekli kritik hizmetlerin sürdürülmesinde oynadığı role dikkat çeken uzmanlar, pandemi sonrasında kısa vadede ekonomik büyümede, uzun vadede düşük karbonlu dayanıklı bir elektrik altyapısının geliştirilmesinde nükleer enerjinin etkili olacağını vurguluyor.
OECD Nükleer Enerji Ajansı (NEA) Nükleer Teknoloji Geliştirme ve Ekonomi Bölümü Başkanı Sama Bilbao y Leon, nükleer enerjinin pandemi sonrası ekonominin canlandırılmasında önemli bir rolü olacağını söyledi. Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) düzenlediği, ‘Temiz Enerji Geçişleri Zirvesi 2020’ web seminerinde NEA’nın ‘Covid-19 sonrası dönemde nükleer enerji ile düşük karbonlu dayanıklı elektrik altyapıları inşa etmek’ başlıklı politika özetini sunan Leon’a göre, yeni dönemde elektrik sistemlerinin yeni ölçütü ‘dayanıklılık’ olacak.
Nükleer santraller ise OECD’nin dayanıklılık tanımında yer alan ‘büyük aksaklıklara dayanma’, ‘kendini toparlama kapasitesi’ gibi ölçütlere uyduğunu pandemi süresince başarıyla sergiledi. Leon, nükleer santrallerin teknolojik tasarım, acil ve beklenmedik kritik durumlara uyumundaki organizasyonel başarısı, elektrik arzının güvenliğinde sağladığı istikrar ve ülkeye sağladığı sosyoekonomik katkılarla ‘dayanıklı elektrik sistemi’ olarak tanımlandığının altını çizdi.

Dayanıklılık ve arz güvenliği

“OECD’nin yaptığı tanıma göre dayanıklılık, büyük aksaklıklara dayanma ve kendini toparlama kapasitesidir” diyen Leon, dayanıklılığın ve elektrik güvenliğinin sağlanması için ulusal ve bölgesel düzeyde uzun vadeli planlamanın önemini vurguladı. Leon’a göre dayanıklı elektrik sistemleri ise şu özellikleri içeriyor:
“Dayanıklı sistemler, her türlü tehdidi önlemek, onlardan kaçınmak, onlara karşı koymak ve onların etkilerini azaltarak aksama sonrasında iyileşmek ve uyum sağlamak üzere planlanır. Dayanıklılığa dahil olan tüm farklı unsurları vurgulamak önemlidir. Dayanıklı elektrik sistemlerinde 3 ana ölçü var. Üretim kapasitesinin fiziksel kullanılabilirliği, talepte ani değişiklikler veya hava koşullarındaki değişikliklerden bağımsız olarak elektrik sisteminin bir bütün olarak düzgün çalışması, bu üretim kapasitesinin elektrik fiyatlarının değişken olmaması, sistemin istikrarlı ekonomik koşullarına katkısı ve bir dereceye kadar elektriğin maliyeti ve fiyatının ne olacağını tahmin edebilmemiz.”

Nükleer santrallerde dayanıklılığı sağlayan unsurlar

Nükleer enerjinin teknolojik tasarım, organizasyonel bakış açısı, sistem ve sosyoekonomik açıdan olmak üzere dört ana seviyede dayanıklılığa sahip olduğunu belirten Leon, bu özellikleri şu sözlerle anlattı:
“Teknoloji tasarım seviyesi, derinliğine savunma, yedeklilik ve çoklu katman prensibini kapsar. Nükleer santrallerin direnci, yüksek düzeyde güvenlik, operasyonel esneklik ve endüstrinin hem teknik hem de teknik bilgi ötesinde kendisiyle gurur duymasını sağlayan o kesintisiz seviyenin kombinasyonunun sonucudur. Organizasyon seviyesi ise acil durum hazırlığı, güvenlik kültürü, sürekli öğrenme ve uluslararası işbirliğini içerir. Teknik tasarımın ötesinde, nükleer santralleri dayanıklı kılan organizasyonel bir bakış açısının olmasıdır. Bu, Covid-19 salgını sırasında yaptığımız gibi, gerekli kritik faaliyetleri hızlı bir şekilde tanımlamak, sınırlı personel ile bile normal operasyonları sürdürmek için acil durum hazırlığı yapmak, her türlü beklenmedik durum karşısında planlama yapmak gibi başlangıç prensiplerini içerir.
Sistem seviyesinde dağıtılabilir ve esnek olması, şebeke sabitliği, yerinde stratejik yakıt stokları ve merkezi sistemlerin sadeliği nükleer enerji santrallerini dayanıklılığını yüksek seviyede tutar. Dayanıklı bir sistem sağlamak için, nükleer santrallerin ürettiği dağıtılabilir ve esnek elektriğe sahip, dengeli ve çeşitlendirilmiş bir güç karışımına ihtiyacımız var. Bu, yenilenebilir enerji kaynakları tarafından sağlanan değişken elektriğin mükemmel bir tamamlayıcısıdır. Gerçek enerjiye ek olarak, nükleer santraller şebeke istikrarına da büyük katkı sağlıyor.
Dördüncü seviye sosyoekonomik açıdan sağladığı katkıdır. Nükleer santraller, rekabetçi elektrik fiyatları sağlarken, genel ekonomiye ve sosyal büyümeye de açıkça yardımcı oluyor. Aynı zamanda yerel alanda ve bölgede istikrarlı, yüksek ücretli işler de sunarak bir bütün olarak ülkede ekonomiye itici güç oluşturuyor.”

Düşük karbonlu ve dayanıklı

Nükleer enerjinin kısa ve uzun vadede düşük karbonlu dayanıklı bir elektrik altyapısının geliştirilmesini destekleyeceğini kaydeden Leon, “Şu anda dünyada 40 yılı aşkın bir süredir çalışan 100’den fazla reaktör var.Bu bize, uygun maliyetli ve güvenilir bir şekilde elektrik sağlayan bu tesislerin ömrünü uzatmak için de mükemmel bir fırsat sağlar ve onları daha uzun süre kullanmaya devam edebiliriz. Yeni nükleer santraller inşa etme fırsatımız var. Bir çok batı ülkesinde artık güvenilir, dayanıklı ve temiz bir elektrik sistemini genişletip büyütmek için kanıtlanmış teknolojileri kullanma konusunda koşulların mükemmel olduğunu düşünüyoruz. Bu, yatırım verimliliğine yol açacaktır. Dolayısıyla da güvenilir ve dayanıklı bir altyapı oluşturmak için daha az para harcarken düşük karbonlu hedeflere de ulaşmamızı sağlayacaktır” diye konuştu.

Ekonomik büyüme için nükleer enerji

Korona virüs krizinin modern, dayanıklı, düşük karbonlu altyapılar inşa etmek için fırsat oluşturduğuna dikkat çeken Leon, şöyle devam etti: “Krizi fırsata çevirme yollarından birincisi, yatırım kararlarını zaman içinde doğru bir şekilde yönlendirmenin, piyasa aksaklıklarının düzeltilmesi için iyi tasarlanmış teşvik paketlerinin yanı sıra teknoloji nötr politika eylemlerini gerektiren uzun vadeli bir dayanıklılık elde etmek. İkincisi, önceki krizlerde sosyal bütünlüğü sağlamak için müthiş bir araç olduğu kanıtlanan büyük ölçekli altyapı projeleri kamu-özel sektör ortaklıkları yürütmek ve ekonomiyi yeniden canlandırmak. Son ve en önemli yol ise nükleer enerji. Nükleer enerji hem yeni nükleer projelerle hem de mevcut reaktörlerin uzun vadeli çalışmasıyla Kovid-19 sonrası ekonomik toparlanma çabalarında kısa vadede ekonomik büyümeyi artıracaktır. Uzun vadede de düşük karbonlu dayanıklı bir elektrik altyapısının geliştirilmesinde önemli bir rol oynayacaktır.”

Okumaya Devam Et
Yorum Yap

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Aktualite

İSO 500 LİSTESİNDE MTOSB’DEN 12 FİRMA YER ALDI

İstanbul Sanayi Odası (İSO) tarafından düzenlenen ‘Türkiye’nin Birinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşu’ listesinde Mersin Tarsus Organize Sanayi Bölgesi’nden 12 firma yer aldı.

Published

on

İstanbul Sanayi Odası tarafından her yıl düzenli olarak açıklanan ‘Türkiye’nin Birinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşu 2023’ listesinde Mersin Tarsus Organize Sanayi Bölgesi’nden 12 firma yer aldı. Listede, Türkiye Şişe ve Cam Fabrikaları 16., Yıldız Entegre Ağaç 27., Hayat Kimya 39., Memişoğlu Tarım Ürünleri 197., Armada Gıda 301., Teknopanel Çatı ve Cephe Panelleri 306., Erciyas Çelik Boru 324., ANKUTSAN Antalya Kutu Sanayi Oluklu Mukavva Kağıt 361., Göymen Food Gıda 426., Kalekim Kimyevi Maddeler 470., Europap Tezol Kağıt 477., Yılbor Boru Plastik 491. sırada yer aldı.

“GURUR DUYUYORUZ”

Mersin Tarsus Organize Sanayi Bölgesi Başkanı Sabri Tekli, ‘İstanbul Sanayi Odası (İSO) tarafından düzenlenen ‘Türkiye’nin Birinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşu’ listesinde yer alan tüm firmalarımız ile gurur duyuyoruz. Ülkemizin üretimine, istihdamına ve ihracat rakamlarına direk olarak etki eden tüm sanayicilerimiz takdiri hak ediyor. Biz de yönetim kurulu olarak onların daha verimli bir şekilde üretimlerini sürdürebilmeleri adına üzerimize düşen sorumluluğun bilincindeyiz. Sanayicilerimiz ile gurur duyuyoruz’ dedi.

Okumaya Devam Et

Aktualite

TATİLCİLER MERSİN’E AKIN ETTİ, OTELLER YÜZDE 100 DOLULUĞA ULAŞTI

Türkiye’nin önemli turizm merkezlerinden Mersin’in incisi Kızkalesi başta olmak üzere tüm sahiller, bayram tatilinin 9 gün olmasıyla birlikte dolup taştı.

Published

on

Akdeniz’e 321 kilometre kıyısı bulunan Mersin’de bayram tatilinin 9 gün olmasıyla birlikte sahiller dolup taştı. Unesco Dünya Kültür Mirası geçici listesinde yer alan Korykos Antik Kenti’nin en önemli parçası Kızkalesi başta olmak üzere 11 mavi bayraklı plaja tatilciler akın etti. Türkiye’nin dört bir tarafından kente gelen tatilciler, bunaltıcı sıcak hava nedeniyle denize girerek serinledi. Deniz suyunun 26 dereceler olduğu kentte hava sıcaklığının 35-36 derecelerde olduğu belirtildi. Daha çok ailelerin tercih ettiği Kızkalesi’nde bir çok tatilci deniz de vakit geçirdi, bazıları da çeşitli su aktivitelerine katılarak heyecanlı anlar yaşadı.

Tatilcilerden Mehmet Ünal, memleketi Adana’da bayram ziyaretlerini yaptıktan sonra ailece Mersin’e tatile geldiklerini ve denizde serinleyerek vakit geçirdiklerini söyledi.

OTELLER YÜZDE 100 DOLULUĞA ULAŞTI

9 günlük tatilin turizmcilerin yüzünü güldürdüğünü belirten Kızkalesi Kültür ve Turizm Derneği Başkan Yardımcısı Mehmet Şirin Öztop, okulların da tatil olmasıyla tatilin dolu dolu geçtiğini kaydetti.

Bölgede doluluk oranının yüzde 100 olduğuna dikkat çeken Öztop,” Çevre illerden ve yurt dışından gelen misafirlerimiz var. Aile ağırlıklı olarak tercih ediliyor. Kurban Bayramı tatilinden sonra Temmuz’a geliyoruz. Eylül’ün sonuna kadar dolu dolu bir sezon geçirmeyi hedefliyoruz. O doğrultuda rezervasyonlar mevcut” dedi.

Deniz sıcaklığının 26 derecelerde olduğuna da değinen Öztop, “Hava da çok güzel. Aileler hep yüzüyorlar. Denizimiz derin değil, her kesime hitap ediyor. Mavi bayraklı 11 plajımız var, Kızkalesi ise özel bir yer, dünyaya açılan turizm kapısı” şeklinde konuştu.

Okumaya Devam Et

Aktualite

SU SIKINTISI ERKEN BAŞLADI! MESKİ VATANDAŞLARI UYARDI

Mersin Büyükşehir Belediyesince, son bir haftadır sıcaklıkların mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi ve öngörülemeyen nüfus artışından kaynaklı olarak Toroslar ve Yenişehir ilçelerinin üst kotlarında aşırı tüketimden dolayı su temininde yetersizlikler yaşandığı belirtilerek, vatandaşların suyu tasarruf bilinciyle kullanması istenildi.

Published

on

Mersin Büyükşehir Belediyesinden yapılan açıklamada, il genelinde son bir haftadır sıcaklıkların mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi ve öngörülemeyen nüfus artışından kaynaklı olarak Toroslar ve Yenişehir ilçelerinin üst kotlarında aşırı tüketimden dolayı su temininde yetersizlikler yaşandığı vurgulandı. Kar ve yağmur yağışlarının mevsim normallerinin altında gerçekleşmesi nedeniyle hem yer altı hem de yer üstü kaynaklarda önemli ölçüde azalmalar meydana geldiği ifade edilen açıklamada, “MESKİ Genel Müdürlüğü, kırsalda küresel iklim değişikliği dolayısıyla yaşanan kuraklığın ve merkez ilçelerde nüfus artışıyla beraber rezervler üzerindeki olumsuzluğun etkilerini azaltmak amacıyla Pamukluk İçme Suyu Arıtma Tesisi başta olmak üzere, ilave su kaynaklarını devreye almak için çalışmalarına uzun zamandır yoğun bir şekilde devam etmektedir.

Dört merkez ilçemiz ve Tarsus’un içme ve kullanma suyu ihtiyacını karşılayan Berdan İçme Suyu Arıtma Tesisi ve İsale Hatları tam kapasite ile çalışmakta, işletmeden kaynaklı arızamız bulunmamakta ve karşılaşılan sorun ise aşırı tüketimden kaynaklanmaktadır” denildi.

“SU TASARRUFU BİLİNCİYLE HAREKET EDİLMELİ”

Ekiplerin hem sahada hem de SCADA Merkezinden takipte olup, çalışmalarına kesintisiz devam ettiği kaydedilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi; “Kuraklığın ve mevsim normallerinin üzerinde seyreden sıcaklık etkileri ile aşırı su tüketimine bağlı olarak su temininde yaşanan olumsuzlukları azaltabilmek adına su tasarrufu bilinciyle hareket edilmesi büyük önem arz etmektedir. Aşırı tüketime bağlı olarak su depolarındaki rezervlerimiz azalmakta, bu nedenle de zaman zaman kesintiler yaşanabilmektedir.

Vatandaşlarımızın yaşanan su kesintilerinden dolayı anlayışını bekliyor, insani tüketim amaçlı olarak temin ettiğimiz suyun, ‘bahçe sulama, yüzme havuzları, araç, balkon ve halı yıkama’ gibi tasarruf bilinciyle kullanılmasının önemli olduğunu bir kez daha vurguluyoruz. Hep birlikte iklim değişikliği ve kuraklığa karşı mücadele ederek gelecek nesillere daha yaşanılabilir bir dünya bırakmak için suyumuzu koruyalım.”

Okumaya Devam Et

Trendler