Öncelikle sizi biraz tanıyabilir miyiz? Bize eğitim hayatınızdan ve sizi bu mesleğe iten faktör ya da faktörlerden bahseder misiniz?
Selin Ünaldı. Toros Koleji, Güzel Sanatlar Lisesi ardından Marmara Üniversitesi Müzik öğretmenliği bölümünden mezun oldum. Kızım doğduktan sonra, bebek gelişimi konusunu araştırmaya başladım, üniversite eğitimimde pedagojik formasyon da bulunduğu için araştırmalarım çok derinleşti. Bu bilgilerin Mersin’de yaşayan anne ve bebekleri için de çok faydalı olacağına kanaat getirdim. Bu amaçla müzik öğretmenliğinin yanında bir ikinci disiplin olarak da İstanbul Üniversitesi Çocuk Gelişimini ve yanı sıra Montessori Metodolojisini seçtim ve Montessori lideri oldum.
Selin bebek aktivitenin kuruluş hikayesini anlatır mısınız? Selin bebek aktivite de neler var?
Hep çok sevdiğim, araştırmaktan ve incelemekten keyif aldığım bebek gelişimi konusunu, kızım olduktan sonra yani bir anne olarak, daha farklı açılardan ele almaya başladım. Bebeğinin gelişimini sağlıklı bir şekilde desteklemek isteyen her anne gibi, bazı kritik dönemlere ait ihtiyaçların farkındaydım. Ve bu konuda bir eğitim programı hazırlamaya başladım. Birçok kaynaktan bilgi, uzmandan fikir, en önemlisi tecrübe ile harmanlanmış bir eğitim programı 2017 senesinde hazır hale geldi. Bir bebeğin, 3 aylıktan 48 aya kadar, ihtiyaç duyduğu tüm gelişimsel basamakları Montessori ve Waldorf eğitim modeli ve materyalleri ile harmanlayarak sunduğu ve annesi ile güvenli bağlanmayı da destekleyen eğitim programını oluşturdum. Selin Bebek Aktivite çatısı altında, bu programı Eylül 2017’de hayata geçirdim.

Doğduğu andan çocukluk evresine geçene kadar bebek ve anne nelere ihtiyaç duyar?
Önce Anneyi ele almak lazım, bebek ile birlikte bir de anne doğuyor. Anne doğduğu anda doğru bilgiye ulaşmakta zorlanıyor. Her kafadan bir ses çıkıyor, bilimsel gerçeğe ulaşmak güçleşiyor. İşte o noktada anne, bebeğinin gelişimsel basamaklarını doğru ve en güncel bilgi ile harmanlanmış bir programda deneyimleyerek öğrenebileceği, bebeğine nasıl aktarabileceğini gözlemleyeceği bir kaynak arıyor. Bunu yaparken kendi gibi anneler ile konuşabilmeyi istiyor. Her gün farklı fizyolojik, bilişsel, zihinsel gelişimine uyanan bebeğinin ihtiyaçlarını doğru takip eden, bebeğinin kişisel özelliklerine, mizacına saygı duyarak potansiyelini en üst düzeyde kullanmasını hedefleyen, kişiselleştirilmiş bir programa dahil olmaya ihtiyaç duyuyor. Sadece o gün için değil, gelecek için de bebeğinin bütünsel gelişimine en büyük katkıyı sağlamak istiyor.
Şimdide bebeğin gözünden ele alalım. Bebek, temelde koşulsuz sevgi, temas, saygı, şefkat, ilgiye ihtiyaç duyar. Hayatın tüm koşturmacasında, bebek hep ön planda olmak ister. Bunu dengeleme konusunda bazen iyi bir rehbere ihtiyaç duyar. Ebeveyn dışında, onu anlayan, duygularına ve duyularına hakim olma konusunda ona destek olan bir rehber, çoğu zaman onu hayata hazırlamakta yardımcıdır. Bebekler, her yetişkini kolay kolay kabul etmezler hayatlarına; siz de deneyimlemişsinizdir. Onlar bir mimik kırışıklığımızdan bizim ne hissettiğimizi, düşündüğümüzü, yaklaşımımızı, sevgimizi ve ilgimizi ölçümleyebilir ve buna göre kendilerini, hareketlerini şekillendirirler. Aslında bu onların savunma mekanizmasıdır.
Temelde tüm bu anlattıklarımın, toplumsal olarak çözülmeye ihtiyacı var aslında. Selin Bebek Aktivite olarak anne ve bebeğin gelişiminde bizim gözlemlediğimiz ihtiyaçlar, genel olarak bunlar, ancak tahmin edersiniz ki bu liste uzayıp gidiyor.
Bebek gelişimi için uygulanması gereken aktiviteler nelerdir?
Her bebek kendine özgüdür. Tektir, biriciktir. Burada önemli olan konu bebeğin gelişimsel durumu, ihtiyaçları, mizacıdır. Bebeğin duyusal, bilişsel ve psiko-motor profili, onun gelişimi için anahtardır. Örnek verecek olursak; bir bebek, fizyolojik olarak hazır bulunuşluğu yeterlidir, vestibüler sistem doğru uyarılmıştır, yaşıtlarından erken denge kurar ve yürür, fakat konuşmak konusunda ya da minik taneli oyun eşyalarını uygun şekilde yerleştirme konusunda desteğe ihtiyaç duyar. Kimi ise bu konularda çok iyidir, henüz adımlamaya başlamamıştır fakat kendini doğru ifade edecek kadar dil gelişimini sağlamıştır. İşte bu yüzden kişiselleştirilmiş eğitim programını benimsiyor ve önemsiyoruz. Her bebeğin ihtiyacına göre şekilleniyor ve mizacına uygun olarak programımızı sunuyoruz.
0-6 yaş döneminin önemi nedir? Bu dönemde çocuklar neden aktivitelerle desteklenmelidir?
Harvard Üniversitesi’nin yaptığı araştırmalara göre beyin gelişiminin %70 den fazlası ilk 1 yaşta oluşuyor. %90 dan fazlasının ise ilk 3 yaşta olduğu ifade ediliyor. Deneyimsel olarak öğrenme süreci desteklendiğinde, beyindeki nöronlar arası sinaptik bağlantılar güçleniyor, yeni bağlantılar oluşuyor, bağlantıların nötrleşip yok olması önleniyor. Sinaptik bağlantılar ile problem çözme, alternatif düşünme, eylemler, nesneler, olaylar arasında bağlantı kurma ve yaratıcılık, bu hücresel mesaj ağları yani sinapsler sayesinde etkin olarak kullanılabiliyor. Bebeğin bu 0-6 yaş dönemde, özellikle 3 yaşa kadar farklı deneyimlerle hayatı tecrübe etmesi, doğru anlamlandırması ve yönlendirilmesi, onun ilkokul hayatından, üniversitedeki akademik başarısına kadar çok büyük rol oynuyor.

Oyunun çocuğun hayatında önemi nedir?
Maria Montessori’nin çok önemli, sloganlaşmış bir sözü var; Oyun, çocuğun işidir. Bu cümleyi açacak olursak, çocuk oyun oynayarak dünyayı anlamlandırmaya çalışır. Kendini oyun ile ifade eder. Oyun ile kendini, neler yapabileceğini dener, kendi ile ilgili farkındalığı artar. Kendini tanıyan çocuğun özgüveni gelişir. Oyun sayesinde çevresi ile bağ kurar. Oyun, çocuğun hayatının simülasyonu gibidir adeta. Oyun, çocuğun enerjisini doğru analize etmeye olanak sunar. Çocuğun oynadığı oyundan, oyunu oynayış biçiminden, çocuğun hayatına dair birçok nüansı gözlemleyebilmemiz, sonrasında çözümleyebilmemiz de mümkün. İşte bu yüzdendir ki Aletha J. Solther oyunu bir sanat olarak nitelendirmiştir.
Anne-bebek gelişimi ile ilgili en sık sorulan ve merak edilen konular nelerdir? Bizim için bu konuları cevaplar mısınız?
Yeteneklerin keşfi konusunda oldukça ilgili annelerimiz. Akademik geçmişimde müzik öğretmenliği de olduğu için, bu konuda birlikte heyecanlanıyoruz annelerimizle. 18 aydan itibaren, genelde bebeklerimiz taklit becerisi ile bize kendi yeteneğini göstermeye başlıyor. Sadece bununla da kalmıyor, gelişimi konusunda ilk adımları bu sayede atabiliyoruz. Buradaki önemli husus, uzmanlığı olmayan kişilerin, bebeğin yapabileceğinden fazlasını ya da azını bekleyerek, onun hevesini ve gelişmeye açık olan yeteneğini pasifize etmesi durumu. Aman dikkat diyoruz.
Uyku eğitimi çok soruluyor. Bu soruyu da anne ve bebeğin rutini ve özelinde değerlendirmek gerekiyor. Fakat şunu söyleyebilirim, bebeği ağlatan, kaygı seviyesini yükselten, travmatize eden, hiçbir konuda hiçbir yöntemi önermiyorum. Hep diyorum; anne mutlu, bebek mutlu.
Bunların dışında ek gıda konusunda ‘baby led weaning’ yöntemini benimsiyorum, bununla ilgili özellikle yöntemin nasıl güvenli uygulanabileceği konusunda çokça soru alıyorum. Sosyal medya üzerinden, instagramda Selin Bebek Aktivite sayfasında cevaplamaya ve annelere yardımcı olmaya çalışıyorum.
Bize hedeflerinizden bahseder misiniz? İlerisi için planlarınız nelerdir?
Hedefimiz daha çok annenin ve bebeğin hayatına dokunmak, özellikle annelerin bu ihtiyacını pandemi döneminde hissettik. Bu konuda hem fiziksel olarak hem de dijital olarak yaratıcı fikirlerimiz var. Bu zamana kadar, Selin Bebek Aktivite anne kartı projemizi hayata geçirdik, anne dostu yerel ve ulusal markalardan avantajlar duyurmaya devam ediyoruz. Kitap projemizi de Mersi okuyucuları ile bu vesile ile paylaşmış olalım.
Sizce sizi rakiplerinizden ayıran en büyük özellik nedir? Başarınızın sırrı nerede gizli?
Eğer konu çocuk ise bunu bir iş gibi görmek doğru olmaz. Ben hep ‘biz kocaman bir aile olduk’ diyorum. Selin Bebek Aktivite ailesi, ilk günden bugüne binden fazla anneye dokundu. Bütünsel bir eğitim verirken, bebeğimizin geleceğini önemsiyoruz, yedirdiklerimizi, içirdiklerimizi hep birlikte konuşuyoruz. Sağlık problemlerine birlikte üzülüyor, okullu olduğunda birlikte duygulanıyor, ilk adımlarında birlikte seviniyoruz. Anaokuluna başladığında da birlikteyiz. Bizim en büyük farkımız bu; Selin Bebek Aktivite annesi biliyor, Selin Bebek Aktivite bebeği, dolu dolu mezun oluyor. Duyularının ve duygularının farkında, kendini gerçekleştirme hedefini hissetmiş, potansiyelini en üst düzeyde kullanan, özgüvenli, sosyal, hayattan keyif alan ve kendini doğru ifade edebilen bir birey olma yolunda en büyük adımını temelden atmış oluyor.
Pandemi süresinde ne gibi sıkıntılar yaşadınız?
Pandemi süresinde duyurmak için gün saydığımız ‘Evde Selin Bebek Aktivite’ projemizi, 15. Günde aktif hale getirdik. En büyük kaygımız bebeklerimizin evde sosyal, bilişsel, zihinsel ve motor gelişimlerinin sekteye uğramasıydı. Bunun olmaması için annelerimiz ile sık sık haberleşerek, online olarak buluşarak evde neler yapabileceğimiz konusunda bilgi akışını sağlamaktı. Hastalık konusunda da doğru bilgiye ulaşmak, bu bilgiyi aktarmak, panik ve korku ortamını yaratmamak için de elimizden geleni yaptık. Sizlerin vesilesiyle de hem öğretmenlerimize hem de annelerimize süreci doğru yönetebilmemize olanak sağladıkları ve gösterdikleri özveri için teşekkür ediyorum.
Anne ve anne adaylarına vermek istediğiniz öneriler?
Bir can büyütür ve yetiştirirken en büyük hastalık yetememe duygusu. Bebeğinizi tanıyan, onu en iyi bilen, ihtiyaçlarının farkında olan sizlersiniz. Asla kendinizi ve yavrunuzu kıyaslamayın. Doğru kaynaklardan doğru bilgiler edinin. Kendiniz ve bebeğiniz için alacağınız her danışmanlık, hizmet ya da ürün için ilgili kişiye mesleki yeterliliğini, yetkinliğini sorun. Siz ve bebeğiniz çok kıymetlisiniz, bunu asla unutmayın. Sizin ya da bebeğinizin deneyimlediği en ufak bir hata, bir pürüz, telafisi zor sonuçlara sebep olabilir. Her günün keyfini çıkarın, bebeğiniz büyürken geçirdiğiniz her gün çok özel. Bebeğinizi hep bir birey olarak ele alın, empati kurun, size yapılmasını istemediğiniz hiçbir şeyi onun yaşamasına izin vermeyin. Teşekkür etmeyi, gerektiğinde özür dilemeyi, sevdiğinizi söylemeyi ve sarılmayı alışkanlık haline getirin.