Connect with us

Aktualite

TÜRKİYE’DE BİR İLK OLAN HİZMET ŞİMDİ MERSİN DE!

Mobilyalarından çabuk sıkılan ancak satın alarak fazladan masraf etmek istemeyenlerin imdadına ‘mobilyakirala’ start-up’ının kurucusu Ayla Şahanoğlu Ceyhan yetişti. 2019’da kurduğu Mobilya Kirala makarası ile Türkiye’de bir ilke imza atarak, ev ve ofislerde ihtiyaç duyulabilecek her türlü mobilya, aksesuar ve elektronik ürün kiralama hizmeti ile büyük kolaylık sağlayan start-up şimdi Mersin’de.

Published

on

Mobilyada yeni nesil bir fikre öncülük eden Ceyhan’ın bu projesiyle beğendiğiniz mobilyaları satın almaktansa dönemlik olarak kiralayabilirsiniz! Online platform üzerinden Türkiye’nin dört bir yanına kiralama hizmeti sunan girişim, önümüzdeki günlerde ayrıca yurt dışına açılmaya da hazırlanıyor.

Mobilya Kirala ile eviniz ve ofisiniz için ihtiyaç duyduğunuz tüm mobilya ve aksesuarları, elektronik aletleri, ev tekstili-mutfak ve aksesuarları, outdoor ve spor ürünlerini, özel etkinliklerde ihtiyaç duyabileceğiniz tüm ürünleri, ihtiyaç duyduğunuz süre için kiralayabildiğiniz projede, kiralama işlemi süresince ürünlerin seçiminden, müşterilerimize ulaşımı, dizaynı, kurulumu ve geri alım süreçlerinin hepsi Mobilya Kirala ekibi tarafından gerçekleştiriliyor.

Ülkemizin her bölgesinden ve yurt dışından müşterilerine mobilyakirala.com.tr adresinden online veya mevcut mağazaları üzerinden hizmet sağlayan Mobilya Kirala yeni şubesi ile çok yakında Mersin’de.

 

Aktualite

GAZETECİ YAVUZ DONAT MÜJDEYİ VERDİ: “NİSAN AYINA YETİŞTİRMEK İÇİN 2000 KİŞİ 24 SAAT ÇALIŞIYOR”

Duayen gazeteci Yavuz Donat Sabah gazetesinde yayınlanan bugünkü yazısında Çukurova Havalimanı projesini ve getireceği avantajları yerinde görüp, yetkililerle ve çalışanlarla konuşup okurlarıyla paylaştı.

Published

on

İşte usta gazeteci Yavuz Donat’ın o yazısı:

Bölgeye hizmet verecek… Adana ile Mersin arasında… 350 bin nüfuslu Tarsus’un yanı başında… Dev yatırım.

Yatırımın büyüklüğünü nasıl anlatmalı? 8 milyon metrekarelik bir sahadan söz ediyoruz.

107 bin metrekare kapalı alan.

36 ayrı yapı… Terminal… İtfaiye… DHMİ binası… VIP… Nizamiye… Kule… Raylı sistem durağı… Teknik blok… Tren istasyonu… Jandarma binası… Polis merkezi… Hangi birini sayalım?

Şantiye içinde kaybolursunuz… Öylesine büyük ki… Kasaba gibi.

“Pilavdan dönenin…”

Adana’daydık… Çukurova Bölge Temsilcimiz Ersin Ramoğlu ile birlikte.

Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman ile karşılaştık… Seçim bölgesine gidiyordu.

Çukurova Havaalanı inşaatını gezeceğimizi söyleyince… Yayman ile Ramoğlu, “Pilavdan dönenin kaşığı kırılsın” dediler… Bizi yalnız bırakmadılar.

 

Mesai… 24 saat

Mühendis… İş güvenliği uzmanı… Teknisyen… İşçi… 2 bin kişi çalışıyor.

175 mühendisin 30’u kadın… Büşra Nur Demirtaş… Didem Pan… Yemliha Orhan… Büşra Taner… Ve diğerleri.

Proje Müdürü… İnşaat Mühendisi Ferhat Güney’e sorduk:

– Kurdele ne zaman kesilecek?

“Çok yakında” dedi.

Mühendisler… Uzmanlar… Aynı şeyi söylüyorlar… “Çok yakında” diyor, fakat kesin tarih vermiyorlar… “Mahcup olmaktan” çekiniyorlar.

Ferhat Güney, sonunda baklayı ağzından çıkardı:

“Nisan’a yetiştirmek için canımızı dişimize taktık, 24 saat çalışıyoruz.”

Yerli ve milli

Mühendislerin… Teknisyenlerin…

Herkesin ağzında aynı sözler:

“Yerli ve milli.” Uçağa yanaşan hareketli körükler…

“Tünel” diyoruz… 8 tane… Montajları yapılıyor… Yerli ve milli.

Havalimanının sinyalizasyon sistemi… Yerli ve milli.

Aydınlatma… Elbette.

Kule

Yüksekliği… 52 metre.

Kaplaması’ yapılınca… Palmiye gibi olacak.

Kulenin iç bahçesi bile düşünülmüş.

Zaten… Havaalanında… Terminal binasında…

O kadar çok iç bahçe var ki.

Pistlere gelince… Gaza bastık… Nasıl olsa boş… Trafik yok.

2 pist… Her biri, 3 bin 500 metre uzunluğunda… Bitmiş.

Yanınızda bir “yetkili” yoksa… İnşaat sahasında kaybolursunuz.

 

Uzaklıklar

Çukurova Havalimanı, denize yakın… Kuş uçuşu 12 kilometre.

Havaalanı-otoyol bağlantısı… Duble yol… 11 kilometre.

Tarsus çok yakın… 20 kilometre.

Adana… 30 kilometre.

Mersin… 40 kilometre.

Şakirpaşa

Adana… Şakirpaşa Havalimanı… Şehrin çok içinde kaldı.

Gerçi… Adanalı alışmıştı… Evden çık, uçağa git… Neredeyse yürüme mesafesi.

Ama… Çağın gerisinde kaldı… Otobüs terminali gibi… İhtiyacı karşılamıyor.

Adana’da çok kişi ile konuştuk… Çukurova Havalimanı ile birlikte bölgenin… Ekonominin canlanacağını düşünüyorlar.

 

Kozmik bilgi

Çukurova Bölge Havalimanı… Arazi büyüklüğü olarak… Türkiye’de üçüncü sırada.

Her türlü… Her büyüklükte uçağın iniş-kalkış yapabileceği bir havalimanı.

İstanbul’un ardından Ankara Esenboğa ile aynı kapasitede.

Ve bir sürpriz bilgi… Türkiye bizden öğrensin;

İHA ve SİHA için ayrı binalar yapılıyor.

 

Hızlı tren

Müjde… Bölgeye yeni bir yatırım geliyor… Adana ile Mersin arasında hızlı tren çalışacak.

Tren… Havaalanının içinden geçecek.

Havaalanı terminalinde tren duracak… Onun da inşaatı sürüyor.

 

Hedef büyük

Çukurova Bölge Havaalanı, Mersin limanı ile entegre.

Kargo taşımacılığı… Demiryolu ile bağlantılı.

Yani… Ortadoğu hava kargo taşımacılığının toplama istasyonu burası olacak.

 

Çukurova-Moskova hattı

Yılda kaç yolcu gelip, gidecek?

ldığımız yanıt… “12 milyon.” Dış hat uçuşları… Özellikle de kargo… İç hatlardan daha önemli.

Çukurova-Moskova… Narenciye… Sebze… “2 saat sonra Rusya’da.”

 

Kaplama

İnşaatta… Binalarda… Yer yer kaplama başlamış… Örneğin, VIP binası… Terminal binası.

Ve… Birkaç not daha:

 

Konteyner evler… O kadar çok ki… Bin 750 kişi konaklıyor.

Kapalı otopark… Bin 100 araç kapasiteli.

Otobüs, taksi, kiralık araç parkı… 2 katlı.

Havaalanı personeli… Onların da otoparkı var.

Terminali gezerken dikkatimizi çekti… Bankolar… Biniş kartı (Check-in) alacağınız banko sayısı… 52.

 

Gözümüz aydın

Veda zamanı…

Mühendislerle, işçilerle vedalaştık.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu’nu aradık.

“Havaalanı… Çukurova’ya… Adana’ya, Mersin’e… Tarsus’a yakışmış” dedik.

Ardından da sorduk:

– Ne zaman?

– İnşallah, Nisan’da uçaklar inip kalkmaya başlar.

Çukurova… Çok bekledin… Geç oldu ama… En iyisi oldu… Gözümüz aydın.

 

Okumaya Devam Et

Aktualite

MERSİN ŞEHİR TİYATROSU İZMİR’DE PERDE AÇTI

Mersin Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu, İzmir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nın ev sahipliği yaptığı ‘Büyükşehir Belediyeleri Şehir Tiyatroları Buluşması’nda yer alarak, İzmirli tiyatroseverlerle buluştu.

Published

on

Türk tiyatrosunun öncü isimlerinden Haldun Taner’in ‘Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım’ adlı müzikal oyununu sergileyen Şehir Tiyatrosu ekibi, tiyatroseverlerden tam not aldı. Yönetmenliğini Murat Atak’ın, müziklerini Cem İdiz’in, koreografisini Serbülent Biçer’in, dekor ve kostüm tasarımını Alev Tol’un, ışık tasarımını ise Salim Yücel’in üstlendiği ve 60 kişilik dev bir kadroya sahip olan oyun, dakikalarca ayakta alkışlandı.

Mersin Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu’nun başarıdan başarıya, festivalden festivale koştuğunu belirten Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı Koordinatörü ve opera sanatçısı Bengi İspir Özdülger, “İzmir Büyükşehir Belediyesi ‘Büyükşehir Belediyeleri Şehir Tiyatroları Buluşması’ gerçekleştirdi ve Mersin Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu ‘Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım’ oyunuyla Mersin’i başarıyla temsil etti. Yapmış olduğumuz sınavlar sonrasında ekibimize katılan yeni arkadaşlarımızla da yolumuza devam ediyoruz” diye konuştu.

Şehir tiyatrosunun İzmir’de daha önce de başka bir oyunla sahne aldığını hatırlatan Özdülger, “Kendimizi İzmir’de başka bir temsille göstermenin gururunu yaşadık. Ayrıca arkadaşlarımız son derece başarılı geçen bir temsilin ardından, şehrimize döndüler. Bu anlamda bu gururu Mersinli tüm sanatseverlerle paylaşmış olmanın mutluluğunu yaşıyorum” dedi.

Okumaya Devam Et

Aktualite

YAŞAM MÜCADELESİNİ KAZANDI, KENDİ GİBİ ÇOCUKLARA UMUT OLDU

Mersin’de yaşayan çocuk fizyoterapisti Selcen Kankul, engelli çocuklara umut oluyor. 6 aylıkken geçirdiği yüksek ateş dolayısıyla yaklaşık 45 gün boyunca yoğun bakımda kalan ve entübe edilen, doktorların “her şeye hazırlıklı olun” dediği Kankul, önce hayata tutundu, ardından yoğun tedavi sonucu kendisi gibi çocukların kahramanı olmak için fizyoterapist oldu. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına bağlı Nihat Sözmen Bakım, Rehebilatasyon Ve Aile Danışma Merkezi’nde 3 yıldır çalışan Kankul, görenlerin takdirini topluyor.

Published

on

Normal bir çocuk olarak dünyaya gelen ve 6 aylıkken yüksek ateş sonucu hastaneye kaldırılan Selcen Kankul, burada yapılan iğnenin ardından evine gönderildi. Eve geldikten sonra sol tarafını oynatamayan ve gözlerinde kayma olan Kankul’u tekrar hastaneye götüren ailesi, havale geçirdiğini öğrendi. Babasının işi dolayısıyla yurt dışında olan Kankul ailesi, hergün uçak seferleri olmadığı için çocuklarını 2 gün sonra İstanbul’a getirebildi. Burada direk yoğun bakıma alınan ve entübe edilen 6 aylık Kankul’un tedavisine başlandı. O dönem doktorların “umudunuzu kesin, yaşasa bile yüzde 90 engelli olur” dediği Kankul, yapılan tedavilerle önce hayata tutundu. Gördüğü fizik tedavileriyle önce sol tarafını oynatmaya başlayan, ardından yürüyememe sıkıntısını çözen Kankul, yüzde 45 engelli olarak şimdi kendisi gibi çocukların ‘umudu’ oluyor. 2018 yılında İnönü Üniversitesi’nden fizik tedavi bölümünü bitiren Kankul, yaklaşık 3 yıldır Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına bağlı Nihat Sözmen Bakım, Rehebilatasyon Ve Aile Danışma Merkezi’nde çocukları tedavi ediyor.

  “45 GÜN YOĞUN BAKIMDA KALDIM”

Hayat hikayesini İHA muhabirine anlatan Selcen Kankul, çok sağlıklı bir çocuk olarak dünyaya geldiğini belirterek “Herhangi bir şeyim yokmuş, her şeyim normalmiş. 6 aylık olana kadar hiçbir sorunum yokmuş. Bu dönemde normal soğuk algınlığında olduğu gibi ateşim çıkıyor, hapşırmam oluyor. Daha sonra ailem beni hastaneye götürüyor ve burada bir iğne yapıp eve gönderiyorlar. Ondan sonra annem evde kıyafetlerimi giydirirken sağ tarafında hareket olduğunu, sol tarafımın ise oynamadığını fark ediyor. Daha sonra göz kaymaları filan başlıyor. Tekrar beni hastaneye götürdüklerinde ise baya bir havale geçiriyormuşum.  Biz o zamanlar babamın işi dolayısıyla yurt dışındaydık. Oradan da İstanbul’a her gün uçak olmadığından dolayı da 2 gün boyunca ben o durumda kalmak zorunda kalmışım ve erken müdahale olamamış. 2 gün sonra İstanbul’a götürdüklerinde beni hemen yoğun bakıma alıyorlar. Yaklaşık 45 gün boyunca yoğun bakımda kalıyorum. O dönem doktorlar annemlere ‘her zaman her şeye hazırlıklı olmalarını, yaşasam bile yüzde 90 engelli olabileceğimi’ söylemişler.  Ben yoğun bakımdayken anneme tepki vermişim, doktorlar inanamamış” diye konuştu.

 “BENİM GİBİ ÇOCUKLARIN KAHRAMANI OLMAK İÇİN FİZYOTERAPİST OLDUM”

45 gün sonra yoğun bakımdan çıktıktan sonra yoğun bir fizik tedavi sürecine başladığını vurgulayan Kankul, “Kendimi bildim bileli hep fizik tedavinin içinde büyüyen bir insandım. Bu bölümü de en sonunda bitirdim ve hayal ettiğim yerdeyim. Ailem özellikle yoğun bakım döneminde çok büyük bir yıkım yaşamış. Entübe de edilmişim o dönem. Resmen dünyaları başlarına yıkılmış. Ancak ailem hiçbir zaman umudunu kesmemişler. 45 gün süren yaşam savaşım sonucunda öyle yada böyle hayata bağlanmışım. Fizyoterapist olma hayalim ilk okul yıllarına dayanıyor. Çünkü o dönem hiçbir arkadaşım yoktu. Benim bu durumumdan dolayı beni aralarına almak istemiyorlardı. Şu anda çocuklarla çalışıyorum ama bazen çocuklar çok acımasız olabiliyorlar maalesef. O yüzden okula gitmemek için hasta numarası filan yapıyordum. Sonra benim bir fizyoterapistim vardı ve o bana çok iyi geliyordu. Ayağa kalkamıyordum, kalkmaya başladım, yürüyemiyordum yürümemi sağladı. Bende bunu göz önünde bulundurarak, benim gibi hasta çocuklar olursa onların kahramanı olayım ve onların arkadaşı olsun düşüncesiyle fizyoterapist oldum. Çünkü benim kahramanım fizyoterapistimdi” şeklinde konuştu.

2018 yılında üniversiteden mezun olduğunu kaydeden Kankul, “Ben tedavi yaptığım hiçbir çocuğa hasta gibi bakmıyorum. Benim arkadaşlarım olarak görüyorum. Yani aynı yollardan bende geçtiğim için onların ne yaşadıklarını anlayabiliyorum. Hem ben onları tedavi ediyorum hem de onlar beni tedavi ediyor. Tabi okul bitince hemen iş bulamadım. Çünkü bizde biraz ön yargılar var. 3 yıldır bu işi seve seve yapıyorum” ifadelerini kullandı.

Okumaya Devam Et

Trendler