Erkekçe
YÜZ GERME AMELİYATİ ÖNCESİ NELERE DİKKAT EDİLMELİDİR?
ESTETİK, REKONSTRÜKTİF VE PLASTİK CERRAHI OP. DR.VASFİ ÇELİK KLİNİĞİNDE VERDİĞİ HİZMETLERİ MERSİ OKUYUCULARINA ANLATTI.
Published
4 yıl önceon
Mersin’in Tanınmış Estetik, Rekonstrüktif Ve Plastik Cerrahı Op. Dr. Vasfi Çelik Yüz Gerdirme Ve Popo Estetiğine Dair Merak Edilenleri Ve Uygulamalarını Mersi Okurları İçin Anlattı.
Yüz germe ameliyatı (ritidektomi- facelift )
Yüz germe ameliyatı yüzdeki kırışıklıkların, sarkmaların germe ve asma yöntemi ile giderildiği bir ameliyat yöntemidir. Yüzdeki yaşlanmaya bağlı gözlenen sorunların giderilmesi ile yapılan tüm girişimler; yüz yenileme (fasiyal rejuvenasyon) adı ile anılır. Genetik faktörlere ve çevresel faktörlere bağlı olarak cildimizde kırışıklıklar, lekelenmeler, sarkmalar oluşuyor. Kötü yaşam şartları (düzensiz beslenme, düzensiz uyku, hareketsizlik, sigara, içki, aşırı stres..) bu sorunların ortaya çıkmasını hızlandırmaktadır.
Yaşlanma etkilerine bağlı yüzümüzde oluşan farklılıkları başlıcaları;
Göz kapaklarında sarma, düşüklük, göz çevresinde çizgiler, gözaltlarında morluklar, torbalanmalar, alın çizgilerinin belirginleşmesi, kaşlarda düşüklük, burun bölgesinde derin çizgiler, dudak kenarlarında çizgiler, yanakların sarkması, çene altındaki sarkıklıklar, boyun bölgesinde çizgiler ve sarkmalar, ciltte lekelenmeler, mat, cansız ve incelmiş görüntü, yüz germe ameliyatları ile alın yüz ve boyun bölgesindeki kırışıklıklar ve sarkmalar giderilebilmektedir.
Yüz germe ameliyatı için kimler uygun adaydır?
Yüz ve boyun bölgesinde kırışıklık ve sarkma sorunu yaşayan ve bunun dolgu botoks gibi işlemler ile gideremeyen kadın ve erkekler uygun adaylardır. Genellikle 50 yaşın üzerindeki kişilere uygulanmaktadır. Fakat bazı durumlarda bu ameliyatlar daha genç kişilerde de uygulanabilmektedir. Yüz germe ameliyatı ile birlikte aynı anda burun, göz kapağı estetiği, alın düzeltme, kaş kaldırma ameliyatları da yapılabilmektedir.
Yüz germe ameliyatı ne zaman gerekir?
Estetikte cerrahi dışı işlemler oldukça yaygınlaşmasıyla birlikte botoks, dolgu, radiofrekans ve lazer enerjisi ile çalışan cihazların başarısıyla 50’li yaşlara dek idare etmek mümkün olabiliyor. Hatta bazı yüz tiplerinde belki daha da uzun süre bu işlemleri aralıklı dönemlerde yaparak daha genç görünebiliriz. Fakat 50 yaş sonrası çoğu kişinin yüzünde belirgin diğer işlemler ile çözülemeyecek sarkmalar oluşmaya başlar. Bu aşamada yüz germe yapılması elzem hale gelebilir. Özellikle çene çizgisinin ve boyun bölgesindeki derideki düzensizlikler, kulak önündeki deri kıvrımları oldukça rahatsız edici olabilir.
Yüz germe ameliyatını nasıl yapıyorsunuz?
Yüz germe ameliyatı hastane ortamında gerçekleşir. Genel anesteziyi tercih ediyorum. Tüm yüz bir arada uyumlu olduğunda göze hoş görünür. Yüz germe ameliyatı sırasında yaptığımız işlemi basitçe tarif edersek; yüzümüzün kas, yağ ve sinir dokusunu oluşturan Smass denilen yapı asılarak yüzdeki sarkma düzeltilir ve bolluk oluşturan deri de uygun ölçüde alınır. Aynı anda alt ve üst göz kapağında oluşan yaşlılık belirtileri de düzeltilebilir. Bu bölgeden deri alımı ve yer değiştirmiş yağların uygun yere taşınması ve fazla olanların alınması yapılır. Ayrıca 60’lı yaşlardan sonra boyun bölgesinde sarkma oluşur. Yine yüz germe ameliyatı sırasında boyun kası da bir iç korse giymişçesine toplanabilir. Sarkan deri uygun ölçüde uzaklaştırılabilir. Kilosu fazla olan hastalarda boyundan yağ alınması da gerekebilir. Süresi hastaya, uygulanacak işleme göre farklılık gösterir, 3 ila 7 saat sürebilmektedir. Ameliyat sonrasında aynı gün taburcu olmak ya da 1 gece hastanede kalmak gerekebilir.
Yüz germe ameliyatı öncesi nelere dikkat edilmelidir?
Yüz germe ameliyatı öncesi aspirin, E vitamini benzeri ilaçlar, bitki çayı kesilmelidir. Sigara özellikle yüz germede yara iyileşmesini oldukça geciktirir. Sigara kullanımı ameliyattan en az 3 hafta önce kesilmelidir. Saçlar ameliyat sonrası 1 ay boyanamayacağı için 1 hafta önceden boyatılabilir. Saçların uzun tutulması ameliyat sonrası kullanılan pansumanları gizlemek açısından yarar sağlar.
Yüz germe ameliyatından sonra hastalarınızı neler bekliyor?
Yüz germe ameliyatından sonra yüzde genel bir şişlik ve morarma, uyuşukluk ve gerginlik hissi olması doğaldır. Ameliyat sırasında bazı yüz sinirleri anesteziden etkilenebilir, bu nedenle yüzde hafif asimetriler gözlenebilir. Bu asitmetriler 3-5 gün içinde kendiliğinden düzelmektedir. Yüz germe ameliyatından sonra gözler, burun ve ağız açık kalacak şekilde sargı uygulaması yapılır. Yapılan sargılar 2-3 gün sonra açılır. Bazı ameliyatlardan sonra doku içinde biriken fazla sıvının uzaklaştırılması için dren takılabilir. Direnler en geç 3 gün içinde alınır. Dikişler kendi kendine eriyen tipte değilse 1 hafta içinde alınır. Hastalarımızın 1 yıl içinde 8 kere kontrole çağırıp iyileşme sürecini çok yakında takip ederim. Ameliyat sonrası 2. günden itibaren hasta ayağa kalkar ve evdeki işlerini yapabilir. Hasta bir hafta sonra dikişlerin alınması ve şişliklerin geçmesiyle işine dönebilir, makyaj yapabilir. Yüz germe ameliyatından sonraki bir kaç ay ağır egzersizlerden, aşırı güneş ışınlarından kaçınmak önerilmektedir.
Brezilya Poposu nedir?
Güzellik tanımı herkese göre değişkendir muhakkak, fakat popo güzelliğinde genellikle tercih edilen bazı tarifler vardır. Poponun vücut ve kalçalar ile orantılı büyüklükte olması, yandan bakıldığında yeterli düzeyde belirgin olması ve pürüzsüz yuvarlak görünümde olmasıdır. İhtiyaca bağlı olarak farklı teknikler kullanılarak popo şekillendirilir. Bu yöntem tüm dünyada Brazilian Butt Lift adıyla yaygınlaştı.
Popo estetiğini kimler yaptırmak ister ve hangi teknikler tercih edilir?
Zayıf ve düz popolu bayanlar popolarının özellikle pantolon giyince daha belirgin olmasını isterler. Zayıf kişilerden liposuction ile yeterli yağ elde etmek mümkün olmadığından silikon protezler ile popo şekillendirilir. Ciddi kilo alıp veren kişilerde popo bölgesinde düzleşme oluşur. Karın, kalça ve bacak içi derisinde de sarkmalar ile beraber olan bu durumda karın, kalça, bacak içi ve popo bölgesi bir arada gerilir. İzler bel kısmında bikini hattında gizlenir. Bazen genetik özellikler nedeniyle poponun bel ile yaptığı açı geniştir. Popo yandan bakıldığında çok belirsizdir. Fakat kalçalarda yeteri kadar yağ vardır. Kalçalardan liposuction yöntemi ile alınan yağlar poponun şekillendirilmesinde kullanılabilir.
Popo büyütmede en çok yağ alımını belden ve bazen buna eşlik edecek şekilde karından yapıyoruz. Böylece bel incelirken popo dolgunlaşıyor. Son yıllarda hanımların en çok tercih ettiği operasyonlardan birisi de bu oldu. Çünkü gerek doğumlardan kalan kiloların gerekse zayıflama sonrası kalan yağların en çok depolandığı bölge bel ve karın bölgesi. Üstelik ne kadar spor ve diyet yapılsa da erimesi en zor olan ve en sona kalan yağlar burada.
Silikon popo protezi ameliyatı nasıl yapılır?
Her iki popo yarısının birleştiği bölgeden yapılan cerrahi kesi ile popo kasının içine (intermüskular), her iki popo yarısında cep oluşturulur. Bu ceplere silikon protezler yerleştirilir. Kullanılan silikon protezler meme silikon protezlerine göre daha serttir. Bu nedenle ameliyat sonrası erken dönemde oturma kalkma sıkıntılıdır. Cerrahi kesilerde iltihaplanma riski yerleşim yeri nedeniyle daha fazladır. Popo kaldırma ameliyatı (kalça estetiği) sonrası hijyen çok önem kazanır. Ayrıca güçlü antibiyotiklerle enfeksiyon önlenmeye çalışılır.
Yağ enjeksiyonu ile popo şekillendirme kalıcı mıdır?
Doğal ve daha çok tercih edilen bir yöntemdir, yaklaşık 1-1.5 yıl sonra yağ dokusunun bir kısmı kaybedilir. Fakat rezerve varsa işlem tekrar edilebilir. Son yıllarda yağ enjeksiyonu üzerine yapılan çalışmalarda geliştirilen bazı teknikler ile yağ hücrelerinin kalıcı olma olasılığı arttırılmıştır. Özellikle zayıflama olmazsa büyük oranda kalıcı olur. Yağ enjeksiyonu ile popo estetiği ameliyatı genel anestezi altında yapılır ve süresi 3-4 saattir. Ameliyat sonrası yaklaşık 2-3 hafta özel korse giyilir. 3 gün sonra işe dönülebilir
Dikkatinizi çekebilir
Aktualite
MERSİN ŞEHİR HASTANESİ, GEÇEN 7 YILDA 15 MİLYONDAN FAZLA HASTAYA HİZMET VERDİ
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açtığı Türkiye’nin ilk şehir hastanesi Mersin Şehir Hastanesi, geçen 7 yılda 15 milyondan fazla hastaya hizmet verdi.
Published
6 ay önceon
22 Ocak 2024Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatıyla kurulan şehir hastaneleri ülke genelinde sağlık açısından verdiği önemli hizmetlerle dikkat çekiyor. Özellikle pandemi ile deprem gibi afetlerle büyük ölçüde ihtiyacı karşılayan şehir hastaneleri sağlık açısından her alanda hizmet veriyor. Kamu-özel ortaklığıyla hizmet veren şehir hastanelerinin ilki ise Mersin’de 2017 yılında açıldı. 374 bin metrekarelik dev kompleks olan Mersin Şehir Hastanesi’nde 700’den fazlası doktor 4 bin 100 sağlık ve yardımcı personel olmak üzere yaklaşık 10 bin personelle günlük 280 poliklinikte binlerce hastaya hizmet veriliyor. İlk açıldığı günden bugüne kadar geçen 7 yıllık süreçte Mersin Şehir Hastanesi 15 milyondan hastaya baktığı belirtildi.
“15 MİLYONUN ÜZERİNDE HASTA BAKMIŞIZ”
İlk açıldığı günden itibaren bölgenin sağlık üssü olan Mersin Şehir Hastanesi’nin Başhekimi Doç. Dr. Bahar Aydınlı, İHA muhabirine bilgi verdi.
2017’de Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açılan ilk şehir hastanesi olduklarına dikkat çeken Başhekim Aydınlı, “2017’den günümüze de mükemmeliyet merkezi olarak sağlık hizmeti vermeye devam ediyoruz. Bu süreçte bakılan hasta sayısı gerçekten inanılmaz rakamlarda. Kabataslak düşünürseniz Mersin nüfusu 2 milyon ancak biz 2017 tarihinden 2023 yılının sonuna kadar 15 milyonun üzerinde hasta bakmışız. Bunun yaklaşık 10 milyonun üzerinde olan kısmı ayaktan poliklinik hizmeti dediğimiz hizmet kısmı olup geri kalan kısmı da acil sağlık hizmeti kapsamında olup acil serviste verilen hizmettir. 15 milyonun üzerinde bir hastayı bu süreç zarfında tedavi etmeye çalışmışız şehir hastanesi olarak” dedi.
“10 BİNE YAKIN PERSONEL GÖREV ALIYOR”
Mersin Şehir Hastanesi olarak tüm ana dal ve yan dalları barındırdıklarına dikkat çeken Aydınlı, “Fiziksel kapasitemiz 280 poliklinik. Her gün bu 280 poliklinik üzerinden tüm ana dal ve yan dallarda poliklinik hizmetini veriyoruz. Merkezi Hekim Randevu Sistemi (MHRS) üzerinden de randevularda görülecektir tüm ana dal ve yan dallarda branşı bulunan doktorları kapsamımızda bulunduruyoruz. Bu dev kompleks 374 bin metrekare. Açılıştan bugüne kadar artan sayıda hem hekimimiz hem sağlık çalışanımız hem de diğer personellerimiz mevcut. An itibarıyla 700’e yakın hekimimiz mevcut. Bunun 622 tanesi uzman hekim. 7 eğitim kliniğimizde de 80’e yakın eğitim alan asistanımız mevcut. Toplam personel sayımız da 4 bin 100’ün üzerine çıktı. Bu dev kompleksi yönetmek ya da işletmek haliyle duvarlar değil insanlar yönetiyor, insanlar veriyor bu hizmeti. Toplamda 4 bin 100 personel var ama genel toplamı söylememiz lazım. Biz kamu-özel ortaklığıyla işletilen bir sağlık tesisiyiz. Bu nedenle bir bu kadar da şirket tarafında var. Yani 10 bine yakın personel ile çalışan bir personelle döngüsünü devam ettiren bir sağlık kompleksinden bahsediyoruz” ifadelerini kullandı.
“YENİ ÜNİTELER DE KURULMAYA DEVAM EDİYOR”
Hastanede yeni birimlerin de hizmete girmeye devam ettiğini kaydeden Aydınlı, “Türkiye yaşlanan bir nüfus, hepimiz biliyoruz. O yüzden de sağlıklı yaşlanmaya devam etmek istiyoruz. Sağlık Bakanlığımız politikasında yer alan sağlıklı yaş alma merkezleri olan merkezlerden bir tanesini de biz de hastanemizde açtık. 80 yaş üstü diyoruz artık sağlıklı yaş almaya. Gerek pratik hayatlarını yaptıkları, gerekse mental hayatlarında yaptıklarının, sağlıklı yaşlanmalarını sağlayabilmek üzere güzel bir yer kurduk onlara. Hatta bununla ilgili paylaşımlarımız şöyle. Sağlıklı yaş alma merkezinin içinde bir ağaç yaptık. ‘Yaşam ağacı’ onun ismi. Ve o yaşam ağacının üzerindeki yapraklara, başvuran tüm 80 yaş üzeri hastalarımız duygularını yazdılar. Çok güzel şeyler. Sağlıklı yaş almak istiyorlar onlar, biz de onlara yardımcı olmaya çalışıyoruz” diyerek sözlerini tamamladı.
Aktualite
GÖZ SAĞLIĞI İLE İLGİLİ DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR: DİNLENDİRİCİ GÖZLÜK DİYE BİR ŞEY YOK
Göz Hastalıkları Uzmanı Opr. Dr. Şehriyar Hanhüseyinli, göz sağlığı ile ilgili halk arasında yaygın ancak doğru olmayan bilgiler hakkında değerlendirmelerde bulunarak, “Dinlendirici gözlük diye bir şey yok, katarakt her yaşta görülebilir, havuç yemek görmeyi arttırmaz” dedi.
Published
6 ay önceon
28 Aralık 2023Büyük Anadolu Hastaneleri Göz Hastalıkları Uzmanı Opr. Dr. Şehriyar Hanhüseyinli, göz sağlığı konusunda doğru bilinen yanlışlara açıklık getirdi. Opr. Dr. Hanhüseyinli, “Yıllardır bu düşünceyle ilgili de yanlışlar var. Dinlendirici gözlük diye bir şey yoktur. Dinlendirici gözlük sadece düşük numaralı gözlüklere verilen bir isimdir. Eğer kişinin gerçek göz numarası varsa doğru muayene ile yazılan gözlük kişinin zaten göz ve baş ağrısını azaltacaktır. Bu sorumuzda da cevabımız hayırdır. Gözlük takmak sadece kişinin daha net görmesini sağlar herhangi bir göz numarasını ilerlemesine sebep olmaz. Ebeveynlerin çocuklarında oluşan göz kaymasının zamanla geçer diye düşünce olabilir bu yanlıştır. Eğer çocuğunuzda göz kayması var ise bunun daha okul öncesi erken yaşta yapılacak olan muayene sonrası gözlük ile ya da ameliyat ile mutlaka tedavi edilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde bu kaymanın ilerleyen yaşlarda düzelmesi çok zordur. Halk arasında yine doğru olarak bilinen yanlışta katarak sadece yaşlılarda olur düşüncesidir. Katarakt sadece yaşlılarda değil, doğuştan, gençlikte, orta yaşlarda görülebilir ve zamanında muayene edilip kataraktın durumuna göre ameliyat edilmesi gerekiyor. Halk arasında havucun gözlere iyi geldiği söylenir. Bu da yanlış bir düşüncedir. Havuç yemek görmeyi arttırmaz. Sebze ve meyvede olan vitaminler zaten görmek ve göz sağlığı için faydalıdır. Sadece havuç yemek yönüyle konuya bakmamak gerekir” diye konuştu.
Aktualite
ÇOCUKLARDA ATEŞİN NEDENİ ENFEKSİYONLAR
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Ali Fatih Kısaarslan, çocuklar için acil servise en çok “yüksek ateş” sebebiyle başvurulduğuna dikkat çekerek, “Ateş bir hastalık değildir, bir belirtidir. Çocuklarda ilk defa ölçülen ateş 38 derecenin altında ise ve çocuğun genel durumu iyiyse sıklıkla acil müdahaleye ihtiyaç yoktur. Öncelikle takip etmek gerekir. 38.5 derecenin üzerine çıkan ısrarcı ateş durumunda ise vücut soğutulur, gerekirse ateş düşürücü verilir. Ateş devam ediyorsa çocuk doktora götürülmelidir” dedi.
Published
6 ay önceon
28 Aralık 2023Ateşin bir hastalık değil bir semptom yani belirti olduğunun altını çizen Acıbadem Kayseri Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Ali Fatih Kısaarslan, ateşi etkileyen birçok faktörün bulunduğunu dile getirdi. Ateşin sebebinin ve çocuğun yaşının önemli olduğunu belirten Dr. Kısaarslan, “Ateş çocukların acile en sık geliş sebebi ve aileleri en çok rahatsız eden şikayettir. Ateş, vücut ısısının normalden yüksek ölçülmesidir. Ancak normal kabul edeceğimiz değerler yaşa göre değişir. Ölçülen değer çocuklarda 38 derece, büyüklerde 37.8 derece üzerindeyse bunu ateş olarak kabul ederiz. 37.5 derece ile altındaki ölçümler normal vücut sıcaklığı kabul edilir ve bu seviyede herhangi bir müdahaleye gerek yoktur. 37.5-38 derece arasındaysa takip edilebilir” dedi.
“38.5 DERECENİN ÜZERİNDEKİ ISRARCI ATEŞ İÇİN İLAÇ VERİLEBİLİR”
Çocuğun yaşı, ortam ısısı, biyolojik saati, geçirdiği hastalıklar, genel sağlık durumu, kronik hastalığının olup olmaması gibi etkenlerin ateş durumunu etkilediğini ifade eden Dr. Kısaarslan, çocukluk çağında en çok görülen ateş sebebinin enfeksiyon olduğuna işaret ederek sözlerine şöyle devam etti:
“Özellikle üst solunum yolu enfeksiyonları bunlardan da viral enfeksiyonlar en sık ateş sebepleridir. Öncelikle 38.5 dereceyi aşmayan durumlarda ateş ilk defa yükselmeye başladıysa takip etmek gerekir. Eğer 38.5 derece ve üzerinde devam ediyorsa ateş düşürücü verilebilir. Ancak ateşin sebebi ve çocuğun hangi yaşta olduğu da önemlidir. Örneğin 28 gün ve altında olan bir bebekte ateş en sık aşırı ısınma ve sıvı kaybıyla ortaya çıkar. Bu dönemde ateşli çocuk hastaneye getirildiğinde genel durumu iyi, hasta görünümü yok ve beslenmesi, emmesi aktif görünüyorsa bebeğin üzeri açılarak rahatlatılır. Anne sütü ile sıvı takviyesi verildiğinde ateş kendiliğinden düşebilir” diye konuştu.
Dr. Kısaarslan, tetkik ve tedaviye hemen başlanması için halsiz ve hasta görünümlü, huzursuz ve iştahsız çocukları ayırt etmek gerektiğini, buna rağmen görünümü iyi, ciddi ateş kaynağı ya da havale gibi riskli durumları olmayan çocukları ayaktan takip ve tedavi ettiklerini sözlerine ekledi. 3 ay ile 3 yaş arasındaki bebek ve çocukların ateşin en çok görüldüğü grup olduğuna değinen Dr. Kısaarslan, 39-40 dereceye kadar çıkan ateşlerin de yine bu yaşlarda çok görüldüğünü belirtti. Dr. Kısaarslan, genel durumu iyi çocukların ayakta takip ve tedavi edilebileceğini ancak ateş nedeni açıklanamayan ve genel durumu iyi olmayan çocukların gecikilmeden tetkik edilerek, gerekirse hastanede tedavi edilebileceğini dile getirdi.
“ATEŞİN İLK BELİRTİSİ EL VE AYAKLARIN SOĞUMASI OLABİLİR”
Çocuklarda daha çok ateş nedeni olan enfeksiyonların beyindeki ateş merkezini uyardığını, ateş merkezinin vücut sıcaklığı ayar noktasını daha yukarıya çekerek yeni bir ayar noktası oluşturduğunu ifade eden Dr. Kısaarslan, “Böylece vücudumuzu ısıtmak için sıcak bir ortama yönelir, giyinmek isteriz. Titreyerek ısı üretmeye çalışırız. Cilt damarlarımız büzülerek ısı kaybını önlemeye çalışır. Vücut sıcaklığını korumaya yönelik oluşan damar büzülmesi nedeniyle el ve ayak gibi uç noktalarda biraz soğuma ve morarma görülebilir. Hatta ateşin ilk belirtisi bu da olabilir. Bunu gözden kaçırmamak gerekir” şeklinde konuştu.
“AŞIRI GİYİNME VE SICAK ORTAM VÜCUT ISISINI ARTIRIR”
Güvenli sınırın 38.5 derece ve altı olduğunu vurgulayan Dr. Kısaarslan şunları söyledi:
“Çevresel ısı artışına, bebek ve çocukların aşırı giydirilmesine ve aşırı üstlerinin örtülmesine bağlı da vücut ısısı yükselerek ateşe neden olabilir. Yani ortamdan kazandığımız ısıya bağlı vücut ısısı artışı olabilir. Bu noktada da çocuk kendisini ısınmış hisseder, serin bir yer arar. Su içmek ister ve terler. Vücut sıcaklığının aşırı ısınmaya bağlı yükseldiğini bu belirtilerden de anlayabiliriz. Hemen sıvı takviyesi verilerek, üzerini açarak ve ortam serinletilerek vücut ısısı normal seviyeye getirilebilir. Ateş düşürmek bir tedavi anlamına gelmez. Bizim için güvenli sınır 38.5 derece ve altıdır. Ancak önemli bir hastalık ve havale riski gibi durumlarda takibi bırakmadan müdahale edilerek ateş düşürülebilir.”
Bu sınıra kadar olan ateşin anne babaları endişelendirse de aslında vücuda faydalı olduğuna dikkat çeken Dr. Kısaarslan, “Ateş esnasında vücudumuzun savunma hücreleri olan akyuvarlarımızın mikrop öldürme yeteneği ve antibiyotiklerin mikropları öldürme etkisi artar. Ancak ateş 42-43 derecelere kadar çıkarsa artık bu faydalı etki azalmaya başlar. Artık vücut zarar görmeye başlayabilir” dedi.
MERSİN’İN TARİHİ VE TURİSTİK YERLERİNİ SANAL GERÇEKLİK GÖZLÜĞÜYLE KEŞFEDİYORLAR
LAZER TABANLI YERLİ RADAR SİSTEMİNDEN KAÇIŞ YOK!
MERSİNLİ SPORCULAR TÜRKİYE ŞAMPİYONASINA DAMGA VURDU
Trendler
-
Aktualite2 ay önce
METEOROLOJİ VE VALİLİKTEN PEŞ PEŞE TOZ TAŞINIMI UYARISI!
-
Aktualite2 ay önce
GIDA TERÖRİSTLERİNE OPERASYON! 6 TON SAHTE ZEYTİNYAĞI ELE GEÇRİLDİ
-
Aktualite2 ay önce
BOŞANMA AŞAMASINDAKİ EŞİNİ ÖLDÜRÜP İNTİHAR ETTİ
-
Aktualite2 ay önce
KAMUDA TASARRUF PAKETİ AÇIKLANDI! KAMU’DA ÇALIŞANLAR ARTIK TEK BİR YERDEN MAAŞ ALACAK
-
Aktualite2 ay önce
MERSİN’DE TAKSİ ÜCRETLERİ ZAMLANDI
-
Aktualite6 ay önce
KIŞLIK 500 BİN TON SEBZE ÜRETEN SAMSUN, KARNABAHARDA DA TÜRKİYE 1’İNCİLİĞİNE YÜKSELDİ
-
Aktualite2 yıl önce
PROF.DR. MÜFTÜOĞLU UYARDI: “VAKA SAYILARI HIZLA ARTIYOR, TEHLİKE DE GİDEREK BÜYÜYOR!”
-
Aktualite2 yıl önce
“BARBAROS ŞANSAL İLE BİR KÜÇÜK TÜRKİYE HİKAYESİ” MERSİNLİLERLE BULUŞACAK